23 Aralık 2014 Salı

Güle Güle 2014 Hoşgeldin Kocacım

Merhaba sevgili blogdaşlarım.Her ne kadar artık bu mecrayı sikime takmasam da yeni yıl yaklaşırken yazmak zorunda hissettiğim kişisel ritüelim olan dilek,istek,şikayet ve sızlanma yazılarıma bu sene de bir yenisini eklemek istedim.Adet bu ya,öncelikle bu senenin ufak bir kritiği sonrasında da ''ALLAH SEN BİZE VER PARA'' temalı kısa bir yalvarmayla kapatacağım inşallah.Başlıyorum...

ÇOK ŞÜKÜR BİN ŞÜKÜR SENİ BİZE VERENE OROSPU EVLADI 2014!

Biliyorum bu sene herkes için kötü geçti.Belli bir rasyonel nedeni yoktu belki de ''yooo benim bayaa güzeldi ki:D'' diyenleriniz de olabilir (o halde götünü sikeyim kıraç!) ama 2014 hepimizin içinde ay bitse de kurtulsak hissini yaşatan garip bir yıldı.Ülkenin durumu malum.Siyaset yapıp ''BU SENE ÇİFTÇİMİZE ŞÖYLE DENDİİİ UYAN EYY HALK'' diye yazılar yazamayacak kadar da yorgun ve balık hafızalıyım.Yine de bu sene olan olayları kısa kısa hatırlamak maksadıyla bir kronoloji çıkardım.

1-Tuğba Ekinci'nin Bülent Ersoy'un Programında Delikanlım Söylemesi (OCAK)
2-Benim yeni bir işe başlayışım (ŞUBAT)
3-Ablamın nişanlanması (MART)
4-İrem Derici adlı karının o korkunç ÇOK ŞÜKÜR BİN ŞÜKÜRlü şarkıyı çıkarması (NİSAN)
5-Soma Maden Faciası (MAYIS)
6-Kredi kartı borcumdan dolayı avukatlık olmam (HAZİRAN)
7-Yıllık izne çıkmam ve tatilde barın tepesine çıkıp dans edip pandikler yemem (TEMMUZ)
8-İce bucket challenge yayılması (AĞUSTOS)
9-Twitterda SENİ UNUTACAYIM akımı (EYLÜL)
10-Ablamın evlenmesi (EKİM)
11-Bu Tarz Benim çılgınlığı (KASIM)
12-Gerizeka Tuğçe Kazaz (ARALIK)

İşte kısa kısa her ay aklıma gelen ve internetten de tasdiklediyim olaylara bakarsak gerçekten ne idüğü belirsiz bir yılı daha geride bırakmışız.Çok da bok varmış bunları yaşamışız.Bak yine sinir oluyom!!!! Neyse noyel baba şimdi aşağıda yazacağım dilek ve isteklerime kulak ver yeter.


KEZBANS 2015 DİLEK VE İSTEK LİSTESİ

  • Bu sene en büyük isteğimden biri artık şu heriflerin sakal bıyık modasını sonlandırması.Tamam çirkin adamı güzel yapıyor olabilir ama anlayalım artık kim çirkin kim değil? Ak göt kara göt çıksın ortaya rica ediyorum!!!
  • Rica ediyorum töre dizileri olmasın artık bak şaka maka seneyi 2015 ettik hala berdel yok silahlar atlar ve pislik pislik konaklarda dizi görmek istemiyorum ben tvde noel baba şuna da bir el at allahını seversen:(
  • Bu yıl obez olmak istiyorum.Özellikle böyle aniden 30-40 alayım ki gören tanıyamasın burun kıvırsın istiyorum.Çok sıkıldım slimlikten götüme kot bile olmuyor allaaaaaaaam (bu dilek kişiseldi)
  • Bütün sene bize gavatlık yapan tüm er kişiler bu sene tek tek toplatılsın büyük bir mavi çöp poşetine konulsun ve yanardağa atılsın (küüçük bir istek)
  • Yiğit Karaahmet ve Oray Eğin evlensin.Twitterlarını kapasınlar kadın kadına yaşasınlar noyel baba lütfen! 
  • Twitterda olur olmadık şeye menşın atan takipçilerin elleri kaskatı kesilsin.Yaptığım her espriden sonra ''ahahaha bu iyiydi'' diye tasdikleyen herkeşler taş olsun allah taş
  • Alt kat komşumuz taşınsın ya da bizim kat aniden tepelerine insin dayanamıyorum onalara
  • Sevdiğim bütün arkadaşlarım yanımda olsun koskoca bir apartmanda oturalım hiç olmadı güzel bir adaya taşınalım.Düşünsene noel baba harika olmaz mıydı:(
  • 1.90 boyunda bir sevgili istiyorum (bu kesin olsun)
  • Zengin ama çirkinlerle fakir ama yakışıklılar takas edilsin çevremiz güzel olsun VE BİZE BAKSINLAR
  • Hayvan istiyorum daha çok hayvan bebek koalalaaaarım olsun
  • (Gitgide cıvıtmaya başladım sghsjhgs)
  • Amım da olsun xD
  • İstediğim zaman kullanabileceğim amım olsun ama sikim de dursun?
  • Neyse gidiyom
  • Bitti bitti
  • Bu yazı bitti yani yoksa hiçbirşey BİTMESİN :(

Acı,tatlı bir sene daha böyle gitsin.2014'ü bize aratmayan ah kötünün iyisiydik be dedirtmeyen bir yıl olsun.Musmutlu olalım pasparlaaaaaaaaaaaak.

KEZBANS ÖPER ;)

8 Kasım 2014 Cumartesi

Kader Yahut Silistre

Ne bir amaca araç olmak için varsın hayatta ne de bir gruba hizmet etmek için.Yaşıyorsun işte fiyyyyuuuuyt hemi de cillop gibi.Bir şeye faydalı olmak için mi varsın yoksun o bile belli değil zaten bu bok çukurunda.Bir gün yardım ediyorsun, kendince iyilikler yapıp didiniyorsun işte bi şekilde,belki kasıklarında ağrılar oluşuyor hayatı tokmaklarken belki de kuduz köpekler gibi kaldırımdan kaldırıma atıyorsun kendini.Ama ne için kim? Kime? Nasıl? Neden?

İsmi lazım değillerle geçiyorsa yaşamın ve adını duymak istemediğin kişiler senin isminin harflerinden fazlaysa bu dünyada başlamış oluyorsun işte içinde biriktirdiğin nefret emeklilik sigortasına. At at at kenara at bu insanları.Doldur listeni doldur markete gitmeden önce mutfakta sigara içerken yazdığın SALÇA,PEYNİR sırasıyla.

Niye bu kadar çokuz? sorusu bir zaman sonra bünyede ''niye bu kadar şokum''u getiriyor ya sırasıyla heh heh işte sen de doğru yoldasın demektir it sıpası.Gel gel buraya ense kökünle omuzunun arasına tam bir şaplak atımlık dingosun sen de.Değer veriyorum veriyorum alamıyorumculardansın.Ben çok iyi niyetliyimcilerden. Kes sesini ve oku bakayımcılardan ol

İlk ayet ''Oku'' olmamalıydı aslında.''Tanı'' veya ''Haddini bil'' falan olsaydı belki de en müminlerden mümin ben olurdum Muhammed'e kaptırmadan koltuğu bir İslam kraliçesi markası yaratırdım gönüllerde.Ama yok işte ben inanamadığım herşeye hala el açarak bir umut medet bekliyorum yorganlar altında.

Gel bakayım buraya daha konu bitmedi.Şu şöyle olmaz bu böyle olurculardan ve bizim zamanımızda üpü üpüler lüpü lüpüdüydücülerden de bahsedicem.Herkes herşeyin nasıl olması gerektiği hakkında ne kadar fazla fikre sahip ve bi o kadar da hiçbirşeye sahipler.Bak mesela en yakın örneğim babaannemin çocuğunun kardeşi.Kim bu babaannemin çocuğu elbette babam.Kardeşi de ismi lazım değillerden biri işte.Hooooop at oradan ismimin bir harfine çentik.(nefret)

Durup durup ''sen hep yanlıştın yanlış olacaksın kezban'' diyip bir çöp bidonu indirip kaldırarak emekliliğe erdi.Haa mesleğiyle mi dalga geçiyorum haşaaa.Elimde olsa herkes çöpçü olsun isterim çünkü düğümün son halkası sen oluyorsun artık.Evrene doğaya bir katkı,ayaklı bir greenpeace'sin sen işte hem de yolda durdurmayanından. Ama hayat amcam,çöp,çöp bidonu ve kamyon arasında gelip giderken bana da çok cici davranmadı. Saklama kabında büyümedim ben de.Kızgın yağda çevirttirilmiş bir omlet de değildim ama neyse işte benmar usülü pişen lahana diyelim.

Zengin olmak veya fakir doğmak.Senin için herşey kader ve yukardaki kemalletin tuğcu ayarladı bunu.Doğ,yaşa,çek ve git diyorsun ya içinden yok yok bekle gitme açıklayacağım. Kader işte kader ben olmayı ben seçmedim demek kadar saçma ama bi o kadar da doğru.Belki sensizken sen daha iyisindir! Anladın mı bunu? Yaz bi köşeye güzel şarkı olur. Fakir ama çalışmıyor,zengin ama yüzü güzellerle avuntulu bu eti puf hayatında bir iki düşünce parlasın zihninde.

Sen veya senin gibi değil kimse! Kimse senin gibi de olmamalı zaten.Farklısın,harikasın,ışığını hisset reklam kampanyası yapmıyoruz burda düdük! Biraz düşün sorgula biraz da içlenirken silkelen kendine gel diye yazıyoruz bunları!

Pazartesiden itibaren başlayıp salı son bulan diyetler gibi olmalıyız yine yeni yeniden toparlanıp kalkıcaz ayağa yihuuuuu diye. Bu gaz yazın olsun işte.Kendi yapabileceklerini ekranın şu köşesini okurken bile hayal et ve sonra derin uykuna dal.Kalktığında akşamüstü olmuş olacak ve bütün hevesin yıkılacak.OLSUN! YIKILSIN! Ertesi gün bir daha yap! Her sigara paketini açışında BIRAKMALIYIM derken bul kendini seni ne rahatlatıyorsa onu söyle işte.

Yaşam ödül ve ceza değil seni yaratan unuttu ve gitti kabullenip kin tutmayı bırak artık.Sen sen olduğun için değil sen sen olamadığın için mutlu ol artık!

KEZBANS ÖPER

24 Ekim 2014 Cuma

Az Sus

Bir namlunun ucuna bakan hayatlar beşiğinde sen kimsin ki kırıyorsun beşiğini çekiçle vura vura? Yapmamalıydı! Yapmıştı! Saygı duyulmalıydı! Saygı duyulmamış mıydı? Saygıya ihtiyaç yoktu ki zaten hüzünlenmiştim.

Geçen hafta hayatını kendi arzusuyla sonlandıran Mehmet Pişkin için yazıyorum bunu. Olayın üstünden çok geçmese de köpürüp patlayan gündemlerden akıllarda yer yoksa hatırlatayım.Ölmeden önce videosunu paylaşan adam işte kısaca. Ölmeden video paylaşıp habersizce ölen onca insan varken onu bu insanlardan ayrı kılan ise haberli oluşuydu. Haberli ölüm vedalı gidimdi aslında. Nedense ölümlerde geriye kalana hep son kez konuşamayıp vedalaşamamak koyar ya hani... Mehmet vedalaştığı halde ayrı bir kedere sokuyor insanı.

Öldüğü günün sabahından beri günde 1 kere bu videoyu izledim bazı kelimeler artık beynime kazınmış halde.Ha şimdi şurada bunu diyecek burada gülümseyecek derken sonunda bir müzikle veriyor küsküyü beynime.Düşünüyorum da düşünüyorum durmadan didikliyorum.Tanımadığım,tanıyamayacağım,yaşa da tanışamayacağım biri için neden bu kadar melodramik bi sancı?

Mehmet gibi uyandığım sabahlar geliyor sonra aklıma.Hep o zorundalıklı nefes alıp vermeler,miladı doldurmalık kalp atımları. Yaşamak çok güzeldir,zevk almaya bakmalı,para olsa yaşanır,sevgilim olsa yaşanır,sağlık olsun boklu olsun avuntuları ve bir sürü tırı vırıdan geriye kalan gece uykusuzluğu. Yaşam nedenini sorgulamaktan vazgeçiş ve beynin içinde hiç bitmeyen bir mali müşavirlik bürosu. Tırt tırt fatura tırt tırt günahlar tırt tırt kaçmalıyım tırt tırt sabah olmasa. Gelir gider tabloluları dağları aşmış duygusal hisseler, bölünmüş 55 ortaklı büyük şirketim ben, tapuda vergi borcu çıkmış gönül kırıklıkları değerini düşürmüş arsa.Bitmiyor hesaplar böyle geliyor fiş fiş fiş! Öde şunları gidelim kapatıp bakkal açalım diyor en sıkıştığı yerde şarlatan şey.

Korkuyorum umarım bir aksilik çıkmaz derken de umarım yanlışlıkla bu yaşamımdan daha kötü bir koşulda yaşamaya devam etmek zorunda kalmam diyor işte.Felç kalırsam,kör olursa,bitkisel hayatta makineye bağlı bile nefes alırsam bu videoyu kafama kafama çakın diyor bi nevi.Ölememekten korkmak bu olmalı.Ya gidemezsem diye içi pır pır ederken acaba belki de gitmem dur bakalım fikri içini ferahlatıyor muydu? Bilmiyorum bilemiyoruz bilememeliyiz!

Yakılmak istiyorum,balıklara verilmek istiyorum ya da kadavra olayım derken bile geride kalan vücudu için geriden direktif verecek kadar da dominant.Vasiyet her zaman korkutucu gelmiştir zaten benim için o yüzden cümle kurmuyorum ya ölüm konusu açılınca.Rahmetli şöyle isterdi lafının gizli öznesi olmak bile rahatsız eder beni.

Yazıyı neden yazdım? Yukarda nelerden bahsettim? İntihar mı edicektim? Etmeye cesaret edememek
klavyede tuşlara vurup cümle kurmamı mı sağlıyor? Son şarabım olacak mı? En son dinlediğim müzik önemli olmamalı.Bugün kafayı vurup yatıcam.İçimdeki Mehmetler şimdilik hazır değil.

Uykuuuu

KEZBAN ÖPER




4 Mart 2014 Salı

Neden Delirdim?

Keşke diyorum keşke anlatabileceğim kadar anlasam keşke içinde yaşadığımız yüce kainatı.Ne menem bir sızılı sik ki bu uçsuz bucaksız sonu görülmeyen galakside gele gele dünyada bir mikroorganizma olarak filizlenmem.Ne vardı bir jüpiter köylüsü olsaydım uranüste bir parlemonto başkanının gelini olarak samanyolunda can bulsaydım.Oksijenden,yer çekiminden,iklimlerden,zelzelelerden velvelelerden makili bozkırlardan,hacılardan hocalardan bir merhamet istemeseydim.(Ebru'cum burda senden aldım umarım çocuğun etkilenme....ayyy gündem şakas..DIŞINK!)

Çok değil tam 10 sene önce herşeyin farkına varmaya başladım.İnsanlar her yeni bir günde karşılacağı bir olayı tecrübeliyorken benim fazla otokontrollü,öngörülü ve aşırı farkında bir salak olmam hayattan keyif almamı engelliyordu.Olmayacaktı hayır olmuyordu.Çoğu şeyin nedenini öğrendiğim an sonucunu da nereye varacağını biliyordum.Ben herşeyi bilirim,bildim,bileceğim demiyorum.Ben herşeyi bileceğimi de BİLİRİM diyorum sana.Şaka şaka össye 3 senedir giren birinin edemeyeceği büyük laflar bunlar.Bilgisel yönden yetersiz kaynaklarda yüzsem de BULDUMM BULDUMM DÜNYANIN SIRRINI BULDUM diye geçinip kredi kartı faizlerini hesaplayamayan biriyim zaten.Her konuda yorum ve düşüncem olduğu kadar yaşadığım yaşamadığım ne varsa bu zamana kadar tecrübeyle sabitleyip çoğu konuda master yapmışlığım da yok tabi.''Bizim zamanımızda şopişopiler mopimopiydi'' diyemeyecek kadar da gencim.Ama bir şekilde bu değirmenin nasıl döndüğünü,yaşama amacımızın ne olduğunu,neden nefes aldığımızı ve neye yaradığımızı erken yaşta düşünüp çözümünü astım tavana.Bakıyorum öyle her gece 1 milyoncuda satılan fosforlu plastik yıldızlara bakar gibi

Şu dünyada ''Hiç sorunum yok'' lafını duyabileceğimiz bir insanın olmaması çok kötü.Angelina Jolie de olsan memen alınıyor al sana bir sorun.Nagehan Alçı da olsan Rasim gibi bir kocan oluyor al sana meme aldırmaktan da büyük bir sorun.Kezban da olsan parasızsın,terkediliyorsun,çirkinleşiyorsun,kırışıyorsun,zayıfsın,işe geç kalıyorsun,dişlerin sararıyor falan da filan da filan da fistan..Demem o ki güzelim hayat denilen üvey baba dizisindeki lamianın ablası bi yerde.Öyle ya da böyle ha güzelleşti ha iyileşti dedikçe içindeki şeytanlığı salıveriyor sana hiç beklemediğin bir anda.

Mutlu olmak aniden gökyüzüne baktığında yıldız kayması gibi anlık,geçici ve heyecanlandırıcı.Mutsuzluklar olmasa mutluluğun anlamı kalmaz tarzı züğürt tesellisi de pilavın yanında gelen kuru cacık misali.Tamam sakin olalım! Ben demiyorum ki hepimiz mutluluk dozajımızı hırtlağımıza kadar alıp sevinç çığlıkları eşliğinde can verelim.Biliyorum olamaz,olmayacak.Mutluluk hakedilen bişey belli ki bu kadar pahası biçilemediğine göre de yüreğimiz ya çok fakir ya da maxi puan geçmiyor koduğum işletmesinde.

Ben de istemez miydim gidip yemyeşil kırlarda yalın ayak dolaşıp hamakta güneş yüzümü yalarken kulağımda müziğimle elma yiyip kitap okumayı?.Bu mutluluk mu? Bilmem şu an ölmüş dedelerimi görsem bile mutluluktan ağlarım ya da kaybolan ilkokul karnelerimi bulsam.Diyorum ya sana ne zaman nerede ne şekilde geleceği belli olmuyor bu şerefsiz eşref saatinin.

Çok mutlu bir çocukluk geçirdim sayılmaz.Doğduğumdan beri gergindim ''Sakin olun herşeyi yoluna sokucam'' umuduyla doğurtturuldum ebeler tarafından.Kısacası bitmeye yüz tutmuş bir evliliği kurtaracak diye düşünülen ikinci çocuktum.Hayat boyu bu misyonu hissettim sırtımda apağır dağcı çantaları gibi.Ben gelmiştim ya hani düzelmeliydi herkes gülümsemeli ve ''Problem yok şimdi mutluyuz'' demeliydi.Ne düzeltebildin mi? diye sorana rastladım bugüne kadar ne de düzelmeli miydi? diye sorana.Olan olmuştu,olması gerektiği gibi olmuştu üstelik.

Tuhaf bir ergenlik geçirdim.Yine herşeyin farkındaydım.Diyorum ya bu bilinç öldürdü beni.Sıktı bacağıma kurşunu süründürdü yerlerde Derya Tunamsı figürlerle .En sevdiğim öğretmenimin adı Günay'dı.Okul çıkışı gidip evinde saatlerce ders çalıştığım öğretmenim.İşte o zamanlar çok mutluydum çok.Farkındaydım da yine ama ufkum genişliyordu işte.Ya da anneaneme gittiğimde karıştırdığım gizli sandık odası.Ohooo ne düğmeler bulup da sevinçten cam çerçeve indirmişiliğim vardı mazide.Zaman geçtikçe yerinde yeller esen ruhu botokslu biri oldum ben.Hani ''Öleyim de kurtulayım'' arabeskinden uzak bir özlem var sanki içimde tam kalbisimin ortasındaki dibisinin köşesinde.

Keşke diyorum keşke anlatabileceğim kadar anlasam keşke.Bilmediğime bildiğim kadar şaşırsam ve kudurmuş köpekler gibi ordan oraya atmasam artık kendimi.Her hafta yeni kararlar almaya çalışmasam.Anlayabilsem nasıl anlayamadıklarını.Ne olurdu marsta yaşayan alkolik bir ayakkabı tamircisi olsam ne olurdu gezegenlikten çıkarılan bir gezegen olarak plüton olup sinirden dünyaya çarpsam?

KEZBAN'IN GALAKSİ REHBERİ ÖPER.




20 Ocak 2014 Pazartesi

Ünlü Olmak Başa Bir Bela İse Sen De Yollu Ol

Merhaba sevgili bilok

Seni eskisi kadar sık kullanamasam da göynümde hep yerin farklı öncelikle bunu bilmeni isterim.Hani derler ya geçmişe baktığında iyisiyle de kötüsüyle hatırlayıp mutlu oluyorsun diye.Gerçekten de öyle.Dün ilk yazdığım yazıdan son yazdığım yazıya kadar didik didik okudum kendimi.Aslında 1-2 yıl önce yazdığım yazılara bakınca kendimden utandım.Hani ergenlik fotoğraflarımıza bakarken ''ayyy ben böyle mi yapıyomuşum saçımı'' deriz ya.Aslında o günlerde özgüvenimizi tavana vurduran şeyler bugünün utancıdır.İşte bu tarz hisleri yaşattın bana.Hatta ''oha evet böyle olmuştu ya ahaha şu olay ne komikti'' diye bugün sorsan hatırlamayacağım şeyleri de tekrar zihnimde canlandırdın alacağın olsun.


Neyse kendimi okumayı sevmem ben hatta liseden mezun olduğum gün bütün defterlerimi çöpe ihraç ettim anısıyla tatlısıyla.Günlüklerimi bi zaman sonra ''ben napıcam ki bunları ya atayım bari'' diyip yine hayırlı bir işe vesile oldum zamanında.Yaşadığımız şeyler çok mu önemli? Hiç sanmıyorum.Bakarsan sefillik,acılar,ağlaklı bir topan ekmekle geçen günleri okusam ne olur okumasam kanser olmam.Yok benim için içine sıkıştırdığım notlar,resimler,cartlar curtlar değerli olmadı hiçbir zaman.Neticede olayın içinde kendim geçiyor ve ben kendime hiç katlanamıyorum.İçsel boksun ardı arkası kesilmezken ve şöyle bir nostaljik şölen yapmışken haydi dedim.Hatırlamaktan gurur duyduğum televizyon deneyimli bir anımı anlatayım dedim...

SENİ KÜÇÜK ÜN DÜŞKÜNÜ FAHİŞE BÖLÜMÜ:
Hangi ünlüye sorsan”Soktuğum hiçbir borudan pişman değilim”ler ”Yaptığım herşeyi alnım ak yaptım”lar.Bir delikanlılık,bir ne taşşaklı kadın laaanlık durumlara sahne olmuştur bu televizyon senelerdir.Bir gece önce Pazar Kuşunda gördüğümüz XX’le YY’nin balgam şapanak öpüşmüşlü görüntülerini,ertesi hafta ”biğğ sağğniyee arkadaşlar çok seviyeliydik bittııığğğ yakşağğğmlarr” sevimsizliğinde kaşık kaşık yedik çocukluğumuzca.
Mahallede o dönem ”haydii kızlar siz pinar altuk olun bizde sizi aldatak” gibi türlü şebekliklere hiç girmiyorum bile.Gel zaman git zaman benim televizyona çıkma aşkım doğmuş bulundu küçükken.Her kumandaya basışım da ”ahh anasını satayım ben niye ibo show’a çıkmadım bu hafta laağğn gözünün übrüğünü satayım,çemende ezilip mındar edilene kadar kaşıklanayım eyy zalımlar ey hayınlarrrrr” mavraları çekip durdum 1-2 sene.Bu içe gömülmüşlük,bu hayattan zevk alamamaca durumlarımı annem fark etmiş olmalı ki,beni öğretmenim aracılığıyla TRT 1 de yayınlanan ”şeker misin Popo mu?” adlı bir programa o günün konuğu atadılar…(Programın ismini hatırlamamakla beraber annemin de hatırlayamamasıyla evde bifiil münazalar çıktı onun içün ben böyle uygun gördüm..)
Ertesi hafta evde bir koşuşturmacadır gidiyor tabiii…Ben yeşil gömleğin altına morcivert kotumu giyip salonda ağlak ağlak koşturuyorum.E heyecan var tabi. Annem ocağı siliyor,ne bileyim efendim işte balkonu yıkıyor falan(aslında onun ki heyecan değil zerre sikinde değilim desem yeridir)Programın çekileceği stüdyoya giderken yolda bana afakanlar basıyor.Sızlanıyorum ”istemeeeeem yeeeeaa gitmeyek,bi saniye eve dönelim oyumcağım kaldı şaka şaka gidelim ama ben gelmeden gidelim ehehe”gibisinden sanatçı afrası tafrası yapıp şöföre devr-i teslim ediyorum afakanları.Şöfer bey bir ara bunalım geçirip araba hareket halindeyken kendini arabadan atıyor falan.Öyle sızılı sancılı bir şekilde varıyoruz stüdyoya
Stüdyo da küçük mü küçük çirkin dekorlarla kaplı ve havasız.Arkada şirin babaya hiç benzemeyen bir şirin baba,önümde hiç kadına benzemeyen bir kadın ve hiç adama benzemeyen bir adam beni bekliyolar.”Merhaba ben Tayyar” diyo erkek olanı..”Bende Nur ihihihi” diyo kadın olanı…(Ordaki ihihi’yi ben ekledim çünkü ikiside gereksiz bir sevin, bir neşe pınarı silsilesi,bir tipitiplik halindeler)
Herneyse programı yapmaya başlıyoruz.Bant yayın olacak.Ara ara durdurup mola veriyoruz.Ben gidip şirin babayı sökmeye çalışıyorum falan.Şuan pek hatırlayamasamda gerizekalı konular hakkında konuşuyoruz programda da…”Diğ miğğ Kezbaan trafik kurallarına uymalıyııııııızz??”gibi sorulara ”Evet!” gibisinden muhteşem yaratıcı cevaplar veriyorum ben de.Sonra bana basket attırmaya çalışıyorlar işte atınca kitap hediye ediyorlar salak salak ''sırada mıstık ile kıstık var'' diyorum kameraya.Bilirsiniz TRT'nin böyle sıkıcı çocuk programları vardı.Şimdikiler şanslı en azından Peppe falan filan derken öyle bilgiç abilere ablalara lüzum kalmıyor.Ama ben diyorum şimdi TRT'den başlayayım kariyere haftaya Kanal D arar sonra ver elini MTV kirıstina egulera leydi marmelat klibi huh süper!!!!! Neyse program iğrenç bir neşeyle devam ettikçe ediyor ediyor da allah ediyor.Tabii bana para ödememişler falan ay yüzlü çocuk bulmuşlar habire bişeyler yaptırıp yüzümü kullanıyor pislik televizya patronları :(:( 
Herneysem sonunda program bitiyo ve ben çok mutlu olmuşum haliyle.”Pardon” diyorum ”Tayyar abiyle Nur abla nerde bi öpüp kokliyim onları teşekkür edeyim onlar benim kankam zaten program yaptık görmediniz mi lan düdükler”gibisinden çıkışlar yapıyorum stüdyo çalışanlarına.Bana kulisi gösteriyolar.Kulisin kapısını açıyorum Tayyar’ın elinde bir telefon var,diğer elinde de sigara.”Yahu yavşak yavşak konuşma ahahaha ne diyosun olum ense traşını siktirtme orospu çocuğu hahaha oraya gelirsem seni mıhlarım amına korum…”falan filan tarzı daha hatırlayamadığım bi düzine küfürlü şakalaşmaları arkadaşıyla diyolog halinde gerçekleştiriyo Tayyar.Ben yıkılıyoruum!!!!Korkuyorum Tayyar abiden ve beni görmeden hemen ordan uzaklaşıyorum koşa koşa.
Resmen yıkılıyorum düşündükçe!!”Tayyar abiğğ??” diyorum içimden.Allahım ben nasıl bir yere düşmüşüm lağn olum kimse insan değil mi lan bu dünyada'' falan diye iç sesimle kendimi destekliyorum.Çocuk aklı işte eve gidince anneme ”iyiydi ya bi daha çıkmak istemiyorum ama” falan diyorum konuyu kapatıyorum.Bir hafta boyunca gece yatmadan evvel hep aklıma gelip duruyo…”Yavşak dedi bi de bişi bişi çocuğu dedi Tayyar:((:(:(   
O saatten sonra hep kumanda elimde ne izlersem izliiim.”Ulan bunlar arkada ne işler pişiriyolar peeeh yermiyim ben bunları kanal görmüş insanım” diyip zapping yapıyorum….Tayyar mı???Onu bi daha hiç görmedim:(

ÜNLÜ KEZBAN ÖPER:)))